Çocuklarda dişlenme dönemleri 3 ayrı dönemi kapsayacak şekilde incelenebilmektedir:
1) 0-6 yaş: Süt diş dizisi dönemi:
Süt dişleri değişken olabilmekle beraber ortalama 6 aydan sonra ilk olarak sıklıkla alt ön bölgede başlayarak sürmeye başlar ve yine değişebilmekle beraber yaklaşık olarak 3 yaşında tamamlanır. Bu dönemde toplam 20 adet (10 alt, 10 üst çenede olmak üzere) süt dişi dişi simetrik olarak yerleşir.
2) 6-12 yaş: Karışık dişlenme dönemi:
Aynı anda hem süt azı dişlerinin hem de kesici sürekli dişlerin ağızda görüldüğü yaş aralığıdır. Zaman içerisinde süt azı dişleri yerlerini küçük azı dişlerine bırakarak sürekli dişlenme dönemine geçiş yaparlar.
3) 12 yaş ve sonrası: Sürekli dişlenme dönemi:
Bu dönem süt dişlerinin tamamen düştüğü ve artık sürekli dişlerin ağız içinde yerlerini aldığı ve dişler arası denge ve kontakların oluştuğu dönemdir.
Süt diş dizisi döneminde bebeklik döneminden başlayarak sağlıklı dişlere sahip olmak için doğru beslenme şekillerine uymak ve "biberon çürüğü" denen özel çürük tipinden korunmak gerekmektedir. Süt dişleri bu dönemde yeni başlayacak olan konuşma fonksiyonunda ses ve harflerin doğru çıkartılması, ayrıca görünüm, ısırma ve yeme fonksiyonları açısından önem taşımaktadır. Süt dişleri, yerlerine gelecek olan kalıcı dişler için çenelerde yer tutucu ve sürme yönü belirleyici olarak da görev yapmaktadırlar. Bu nedenle, süt diş dizisi döneminde diş çekimi yapılması son çare olarak değerlendirilmesi gereken tedavi alternatifi olmalıdır.
Erken dönemde ağızlarında diş çürüğü saptanan çocuklarda yeterli ağız hijyeni girişimleri sağlanamazsa ileri yaşlarda sürekli dişlenme döneminde de çürük riskini daha yüksek olduğu yapılan araştırmalarda tespit edilmiştir. Erken dönemde yapılan süt dişi çekimleri beslenme bozukluklarına ve çocukta kilo kaybına yol açabilmektedir. Bununla beraber kalıcı dişlerin sürme periyotlarını değiştirebilmekte ve doğru şekilde yerleşmelerine engel olabilmektedir. Bu yüzden erken yapılan süt dişi çekimlerinden sonra sürekli dişlerin sürmesi için gereken yerlerin korunması için "yer tutucu apareyler" uygulanmalıdır.
Büyüme ve gelişme döneminde özellikle sistemik herhangi bir hastalığa sahip olan çocuklarda (kalp hastalığı, astım, böbrek hastalığı, kan değerleri ile ilgili sorunlar...vs) ağız-diş sağlığının sağlanması daha büyük önem taşımakta olduğu, ağız içinde çürük nedeni ile oluşabilecek herhangi bir enfeksiyonun bu durumlarda hayati önem taşıyabileceği unutulmamalıdır.
Çocukluk döneminde beslenmesi bebeklik döneminden başlayarak büyüme ve gelişimi açısından büyük önem taşımaktadır. Bebeklik döneminde özellikle biberon ile beslenme döneminde biberon ile şeker içeren bal, pekmez, reçel ya da bisküvi gibi gıdalar katılmış süt veya meyve suyu verilmesi çürük riskini en çok artıran unsurlardandır. Bu gıdaların yerine, biberonla sadece süt ya da su verilmesi çürük oluşumu açısından daha koruyucu bir yaklaşım olacaktır. Özellikle uykudan önce uykuya dalışı kolaylaştırmak için bu tip şeker içeren gıdaların kullanılması sonucunda uyku sırasında geçen süre içerisinde bu karbonhidrat içeriği, ağız ortamında asit ataklar yaratarak çürük oluşumunu hızlandırabilmektedir.
Bu dönemde ağız-diş sağlığı açısından dikkat edilmesi gereken noktaların başında "dengeli beslenme" kavramı ve "diş bakımı" gelmektedir. Dengeli beslenme için bütün besin gruplarından eşit oranda faydalanmak ve özellikle çürük yapıcı olduğu bilinen karbonhidratlı yiyecekleri ana öğünler dışında sıkça tüketmemek gerekmektedir. Öğün aralarında atıştırılan şekerli gıdalar veya cips,kraker gibi nişasta içeren ve dişler üzerine yapışan besin maddeleri çocuğumuz dişini fırçalayana kadar geçen süre içerisinde metabolize olarak çürük başlatıcı ortamın hazırlanmasına katkıda bulunmaktadır. Biberon ile beslenme dönemlerinde bebeğe biberonla meyve suyu, pekmezli süt, ballı süt, bisküvili süt veya genel olarak karbonhidrat içeren herhangi bir sıvı verilmemesi (özellikle uyku sırasında) yine bebeğimizin o dönemde biberon çürüklerinden korunmasını sağlayacaktır. Son olarak uykudan önce dişlerin anne yardımı ile fırçalanması en azından temiz bir tülbent veya gazlı bez ile diş yüzeylerinin temizlenmesi, o da yapılamıyor ise en son olarak su verilmesi gerekmektedir.
Diş çürüklerinden koruyucu önemlerden birisi de fluor uygulamalarıdır. Fluorid, diş germinin oluşum safhasında minenin yapısına girerek yapıyı kimyasal ve fiziksel olarak değiştirmekte ve bunun sonucu olarak minenin asit ortamda çözünmesi azalmaktadır. Bu nedenle gelişim sırasında vitamin ve mineral verilmesi gibi fluoridin de sistemik yolla alınması gerektiği düşünülmüştür. Ancak, fluorid kullanımı ile dişlerin sürmesinden sonra ve erişkinlerde de çürük azaltıcı etkide olması günümüzde fluoridin "topikal etki" denen lokal etkisi açısından daha önemli ve etkili olduğu savunulmaktadır.
Fluorid tabletlerini kullanımının en büyük riski " dental fluorozis" denen, alınan fluoridin miktarına göre diş minesinde oluşan sarı-kahverengi renkteki lekelenmelerdir. Yapılan çalışmalarda hamilelik döneminde fluorid tableti alan annelerin çocuklarının çürüğe karşı direnç olarak bir farklılık göstermediği belirlenmiştir.
Günümüzde daha sıklıkla klinik ve muayenehanelerde dişhekimleri tarafından ve /veya evde bireyler tarafından uygulanan fluorid uygulamaları güncellik kazanmıştır. Bu uygulamalar diş macunları, jeller, gargaralar, solüsyonlar, cilalar ve köpükler gibi ajanlarla gerçekleşebilmektedir. Bu uygulamalarda amaç, çürük gelişimini engellemek ve süreci tersine dönüştürebilmektir. Özellikle fluorid jel uygulamaları ile çürük sıklığının yüksek oranda azaldığı ve yılda 2 kez yapılan uygulamalar ile çürük sıklığının azaldığı belirtilmektedir. Bireylerin evde kendilerinin uygulanabileceği fluoridli ağız gargaraları ve diş macunları da ideal koruyucu uygulama yöntemleridir. Fluoridli diş macunlarının çocuklar tarafından yutulma riski olduğu için dikkatli kullanılmaları gerekmektedir. Standart konsantrasyondaki diş macunlarının (1000 ppm ve üstü), yüksek risk grubundaki çocuklarda kullanımının uygun olduğu belirtilmektedir. 6 ay- 2 yaş arası dönemde ise 500 ppmden düşük konsantrasyonda olan diş macunları tercih edilmelidir. Özellikle küçük çocuklarda anne-babaların yardımı ile yada gözetiminde diş fırçalamalarına dikkat edilmesi gerekmektedir.